Yapılan çalışmada araştırmacılar, her ikisi de Yeşil Mutabakat’ın parçası olan Tarladan Sofraya (F2F) ve Biyoçeşitlilik (BD) stratejilerinin yarattığı etkiye odaklandı. Araştırmacılar, gerek tek yıllık ürünleri (buğday, kolza tohumu, mısır, şeker pancarı, şerbetçiotu ve domates) gerekse çok yılık ürünleri (elma, zeytin, üzüm ve narenciye) değerlendirdi. Araştırmacılar, sözü geçen stratejilerden kaynaklanan dört senaryo üzerindeki etkiyi detaylarıyla değerlendirdi. İlk senaryoda, çevreye en zararlı pestisit grubu dahil olmak üzere pestisitlerde yüzde 50’lik bir düşüş olduğu varsayılıyor. İkinci senaryoda gıda maddesi kaybının yarı yarıya azaltılması ve gübre kullanımında yüzde 20’lik azalma değerlendirilmekteyken üçüncü senaryodaysa organik üretime yönelik tarımsal arazinin en az yüzde 25’i ele alınıyor. Son olarak dördüncü senaryoda, tarımsal arazinin en az yüzde 10’unun doğaya terk edilmesi hedefiyle ilk iki senaryonun amaçları bir araya getiriliyor. Son senaryo ise, önerilen önlemlerin ortak etkisine yönelik en iyi detaylı değerlendirmeyi veriyor.
Detaylı vaka çalışmaları
Yapılan araştırma kapsamında, araştırmacılar öncelikle Avrupa Birliği’ndeki 25 çiftlikte detaylı vaka çalışması gerçekleştirildi. Her bir vakada, yeni Avrupa politikasının gerçekleşmesi halinde çiftçilerin pestisit ve gübre kullanımı konusunda yapacağı düzenlemeleri anlattılar. Araştırmacılar, ardından ürün verimi üzerindeki etkiyi hesapladılar. Elde edilen sonuçlar, AB üyesi ülkelerin düzeyiyle genellendi ve pazar etkilerini değerlendirmek için ekonomik modellerde kullanıldı.
Yüzde 10 ila 20 daha düşük üretim
Wageningen Araştırma Üniversitesi’nde araştırmacı olarak görev yapan Johan Bremmer’e göre F2F (Tarladan Sofraya) ve BD (Biyoçeşitlilik) stratejilerinin uygulanmasının, ürün verimi ve tarımsal üretim üzerinde olumsuz etkisi bulunuyor: “4. senaryoda, birçok tarladan sofraya hedefinin toplu etkisi analiz ediliyor. Pestisit kullanımındaki azalmayı ve gıda maddesi kaybının önlenmesini düşünün. Bu senaryoda yüzde 10 ila 20 arasındaki ortalama üretim düşüşü gösteriliyor. Bazı ürünler, diğerlerinden daha kötü durumda. Üretim hacmi, %30’a kadar düşebiliyor ancak F2F (Tarladan Sofraya) stratejisi nedeniyle durumu pek de kötüleşmeyen ürünler de bulunuyor.
Ayrıca, pestisit ve gübre kullanımında görülen düşüş, kalite sorunlarına da yol açabiliyor. Örneğin, daha az pestisitin kullanımı halinde, tahıl, mantar toksinine maruz kalabilmekte böylelikle gıda ya da yem olarak elverişsiz hale gelmektedir. Gıda maddesinin ve pestisit kullanımının azalması, elmaların hektar başına daha düşük verime sahip olmasına, küçülen meyve boyutları ve kabukların etkilenmesine yol açabiliyor. Düşük kalitede meyve, tüketicilerce daha az değer görüyor. Dolayısıyla talep tarafında bir değişiklik olmazsa, bu daha fazla kıtlık ve dolayısıyla fiyat artışları beklememiz gerektiği anlamına gelir. Bunun, Avrupa’daki ticaret dengesi üzerinde de olumsuz sonuçları oluyor, ihracat düşerken ithalat artışa geçiyor.”
AB dışında ihtiyaç duyulan ilave tarımsal arazi
Yapılan araştırma, AB’de düşen üretimin AB dışında ilave tarım arazisi gerektireceğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Johan Bremmer: "Talebin değişmemesi halinde, Avrupa’nın aradaki boşluğu daha fazla ithalat ile doldurması gerekecek. Ayrıca, Avrupa’nın daha az ihracat yapması halinde, Avrupa dışındaki ülkelerin kendi başlarına daha fazla üretim yapması gerekecek. Bu toplu etkileri azaltmak için AB dışında kaç hektar tarımsal araziye ihtiyaç duyulduğunu hesapladık. Her senaryoda bu dolaylı arazi kullanımı değişikliği kayda değer boyutlarda” şeklinde konuştu.
Kapsam dışında kalan iklim ve biyoçeşitlilik faydası
Yapılan araştırma, tamamıyla ürün sektörleri açısından Yeşil Mutabakat stratejilerinin ekonomik sonuçları üzerinde durmaktadır. Johan Bremmer: “Şirketler, pestisit ve gübre stratejilerini, Avrupa Komisyonu’nun hedefleriyle paralel noktaya getirdiğinde tarımsal üretime ne olduğunu ilk defa detaylarıyla değerlendiriyoruz. Avrupa stratejisinin, iklim ve biyoçeşitlilik bakımından fayda sağlaması amaçlanıyor. Bu faydalar, bu araştırma kapsamında değil.” şeklinde görüş bildirdi.